Takva: Allah korkusu temelli aşk, haram ve günahlardan kaçınmada gösterilen çaba
Hardcore: Punk rock müziğin bir alt türü
Taqwacore, taqwa ve hardcore kelimelerinden uydurma bir sözcük olsa da, taşıdığı anlam ve hayal ettirdiği yaşamın gücüyle, gerçek hayatta fenomen haline gelip ortak bir kimliği ifade eden bir alt kültüre dönüştü. Tüm bu süreç ise Michael Muhammad Knight’ın The Taqwacores kitabıyla ve bu sözcüğü ortaya atmasıyla başladı.
Taqwacore fantezisi, İslam’a veda etmem, tüm dinsel başarısızlığımı kusmam anlamına geliyordu… Ama sonra kitap bana gerçek hayattaki uyumsuz Müslümanları tanıttı ve kendime ait bir yer buldum. (Michael Muhammad Knight, Osama Van Halen)
Müslüman inancını ve kimliğini hardcore punk ile birleştiren bu terimin yaratıcısı Michael Muhammad Knight, genellikle İslam, kimlik ve karşı kültür hareketleriyle ilgili temaları keşfeden eserleriyle tanınan bir yazar. Katolik bir ailede doğan Knight, Malcolm X’in hayatından ilham alarak İslam inancına geçti ve sonrasında da inanç ve kültürün kesişimleri hakkında sıklıkla düşünüp yazmaya başladı. Knight, İslam’ın çeşitli alt kültürlerle ve kimliğin ifadeleriyle nasıl yan yana var olabileceği konularına özellikle ilgi duyuyor, sıklıkla marjinalleşme ve temsil sorunlarına değiniyor.
The Taqwacores – Michael Muhammad Knight
Michael Muhammad Knight’ın derin öz keşif yolculuğundan ve kimlik arayışından beslenen “The Taqwacores” eseri başlangıçta, kişisel bir katarsis, arkadaşlarla paylaşılan fotokopiyle çoğaltılmış bir metin olarak ortaya çıktı. Ancak eserin kimliği, inancı ve isyanı keşfeden provokatif tarzının etkisiyle kulaktan kulağa yayıldı ve bu durum 2003 yılında resmi olarak yayınlanmasına kadar gitti. İşte bu eser, kültürel ve dini ikilikle boğuşan bir neslin hayal gücünü ele geçirdi.
Amerikanlık ve Müslümanlığı mutlu bir melezlikte değil, Amerikan punk kültürü ve İslam sapkınlığının istikrarsızlaştırıcı evliliğinde bir araya getiren belki de tek çağdaş kurgu eseridir. (Hassan Salah, Infinite Hijra)
Gerçek dünyada değişime ilham verme gücünün bir kanıtı olarak karşımıza çıkan The Taqwacores’a, orta yaşlarda Müslüman olan fakat Müslümanlıktaki bazı tutum ve yaklaşımlar sonrasında hayal kırıklığına uğrayan Muhammad Knight’ın Müslüman ütopyası da denilebilir. Knight, burada hayal ettiği cemaati, kadın-erkek hiyerarşisi olmayan, insanları sınırlandırmayan bir Müslüman topluluğunu konu alır. The Taqwacores, çelişkili bir dünyada kimliğini ve yerini bulma hikayesi sunan bir anlatı. Farklı ideolojilerin birleşimini simgeleyen New York, Buffalo’daki punk evini merkezine alan roman, çeşitli Müslüman punkların hikayesine odaklanıyor. Kitap, karakterlerin farklı akımları, uygulamaları, inançları ve göçmen oldukları ülkeye taşıdıkları kültürel ve dini miraslarını çağdaş çevreleriyle nasıl uzlaştırdığını anlatıyor. Evleri, geleneksel İslam değerlerinin uygulandığı, bir yandan da sorgulanıp yeniden tanımlandığı bir sığınak olarak görülebilir. Bu evdeki Müslüman punkların her biri kendine münhasır bir dünyaya sahip. Kimisi feminist, kimisi Kerbela dövmeli, kimisi seks ve uyuşturucu bağımlısı, kimisi burka giyip kaykay yapıyor, kimisi de bazen gitarıyla ezan melodisi çalıyor. Knight’ın dünyasında, bir Müslüman mohawk saç modeli yapabiliyor, toplumsal ve dini kurallara karşı muhalefet olabiliyor ve yine de Kuran’da huzur bulabiliyor.
The Taqwacores’un, Omar Majeed tarafından The Birth of Punk Islam adıyla uyarlanan, Taqwacore gruplarının Knight ile birlikte eski bir okul otobüsünde bir araya gelip birlikte seyahat ettiği ve Doğu Kıyısı şehirlerinde performans sergilediği Takva turu ve bu tur sırasında yaşadıklarını anlatan bir belgeseli de bulunuyor.
Punk ve İslam’ın Benzerlikleri
Punk da İslam da nesneleri değil fikirleri temsil eden bir bayraktır.
Taqwacore’un kelime anlamının da özünü oluşturan İslam ve punk rock, tuhaf bir çift gibi görünebilir ancak temelde ikisi de zulme karşı güçlü bir muhaliflik barındırıyor.
Punk, bir alt kültür olarak toplumsal normlara karşı isyan ediyor, bireysellik ve uyumsuzluğu savunuyor. Benzer şekilde, İslam’ın kökenleri, İslam öncesi Arabistan’ın mevcut sosyal ve dini normlarına karşı derin bir meydan okumada yatıyor. Hem İslam hem de punk, statükonun karşısında isyan unsurlarına sahip. Ayrıca her iki kültürde de topluluk çok önemli bir konumda. İkisi de kardeşlik hissine ve aynı ortak amaca dayanıyor. Bu nedenle de Taqwacore, kendini yalnız hisseden ve kimlik sorunu yaşayan göçmen Müslüman gençler arasında hem İslam hem de punk kültüründen beslenen bir topluluk duygusu yarattı. Dini uygulamanın ve kültürel uyumun katılığını ve sınırlarını yeniden gözden geçiren daha kapsayıcı ve çoğulcu bir İslam yorumu sunan Michael Muhammad Knight, bir yandan İslam ve punk hakkındaki önyargıları sorgularken diğer yandan da ikisinin de isyan, öz ifade ve otantik ruhsal alanlar barındırdığını ve aslında birbirlerine çok benzediklerini öne sürdü.
İslam’ı tanımlamaya çalışmayı bıraktığımda, punk’ı da tanımlamaya çalışmayı bıraktım. Düşündüğünüz kadar uzak değiller. Her ikisi de muazzam hakikat ve canlılık patlamalarında başladı, ancak yol boyunca bir şey kaybetmiş gibi görünüyor (belki de dünyanın hiç bu kadar olumlu bir güç ve öfke görmediğini ve bir daha asla görmeyeceğini bilmekle gelen enerjiyi). “Punk” ve “İslam” her ikisi de satılmışlardan, ikiyüzlülerden zarar gördü, ancak aynı zamanda yaratıcı dürtülerini felç eden gerçek inançlılardan da. Her ikisi de dışarıdan bakanlar tarafından tek başına, uyumlu topluluklar olarak görülürken gerçeklik bundan oldukça farklıdır. (Michael Muhammad Knight, The Taqwacores)
Michael Muhammad Knight’ın “Muhammed bir Punk Rocker’dı” isimli bir şiiri bile var. Bu şiir daha sonra şarkı haline de getirildi.
Çocuklar onun sıkıcı olduğunu düşünüyor
Ama putları ezdiğinde
Herkes daha fazlası için tezahürat yapıyor
Muhammed bir punk rock’çıydı
Her şeyi yıktı
Muhammed bir punk rock’çıydı
Ve o kasabayı salladı…
Taqwacore’un Gerçek Hayatta Ortaya Çıkışında 11 Eylül’ün Etkisi
Taqwacore için 11 Eylül’ün adeta bir milat olduğu söylenebilir. Çünkü 11 Eylül olayları ile islamofobi arttı, Müslümanlara karşı olan bakış gitgide negatif yönde gelişti. Kitabın 2003 yılında basıldığını düşünürsek, bu baskı ve tutum içindeki Amerikalı Müslüman çocuklar tarafından sahiplenilmesi oldukça normal bir durum gibi gözüküyor. Nitekim, o zamanlarda da Müslümanlar Amerikan toplumu içinde azınlık durumunda olduğu için, Müslüman aileler kolaylıkla hedef alınabiliyordu. Ayrıca Amerika’ya göç edip, Amerikan toplumu ve kurallarına uyum sağlamakta zorlanan Müslüman aileler de bulundukları bu yeni kültüre ya da o kültüre ayak uydurmuş Müslüman ailelere yabancılaşabiliyordu. Henüz genç yaşta olup dindarlık ya da Müslümanlık ile sıkı bağlar kurmamış ve bu süreçleri yaşayan ailelerden olan çocukların bazıları, Taqwacore ile özel ve içten bir bağ kurdu. Taqwacorelar, marjinal olarak bilinen ve punk kültürünün özünde bulunan isyankarlıkla birlikte kendi Müslüman kimliklerini reddetmeksizin bu kimliğe de karşı çıkabilecek duruma geldi. Ayrıca bu isyankarlığı, Batı ve Amerika kültüründe ortaya çıkan önyargılara karşı kullanmaya da başladı. Temelde onların ilk endişesi azınlık oldukları ve bulundukları topluluğun uyumsuzu olmaları nedeniyle kimlik sorunları oldu. Bu endişelerini de punk ve İslami semboller kullanarak ifade ettiler.
Şarkılar ve röportajlar aracılığıyla Taqwacorelar, Irak veya Afganistan’daki askeri varlık, Pakistan’daki izinsiz girişler veya İsrail’in Filistin’e karşı desteği gibi Amerikan dış politikalarına yönelik eleştirilerini de aktarıyor. Bu siyasi ve sosyal taahhütler, Taqwacoreları “postideolojik” ve “postpolitik” dönem kavramının karşı örnekleri yapıyor. (Aline Macke, Politics and Islam in the United States: The Taqwacore Approach)
Kısacası, 11 Eylül’ün etkileri hem ebeveynler hem de yetkililer tarafından dayatılan stereotiplere meydan okuyan Müslüman gençler arasında, Taqwacore’u radikal bir meydan okuma figürü olarak konumlandırdı. Adeta önyargının küllerinden güçlendirilmiş bir kimlik ortaya çıktı. Taqwacore, sadece bir müzik türü değil, direnişin sembolü bir kültür haline geldi. Müzikleri, öfke, hayal kırıklığı, umut ve azim içeren ham duyguları kapsıyordu. Sözler genellikle ayrımcılığa, İslamofobiye ırkçılığa, cinsiyetçiliğe karşı isyanı ve Müslümanların varoluşsal mücadelelerini yansıtıyordu.
Taqwacore’un Doğuşu
Michael Muhammad Knight’ın “The Taqwacores”u yalnızca bir roman olmaktan çıkıp kurgusal olmasına rağmen birçok genç Müslüman Amerikalı için inançlarını, özellikle Batı dünyası bağlamında, kimlikleriyle nasıl uzlaştırabileceklerini arayan kültürel bir referans noktası haline geldi. Ana akım dini topluluklar tarafından marjinalleştirilen ve çok yönlü kimliklerini ifade etmek için bir alan arzulayan genç Müslümanlarla güçlü bir bağ kuran roman, modern dünyada Müslüman olmanın karmaşıklığı hakkında bir tartışma alanı açtı. Kitabın popülerlik kazanmasının ardından, fikirleri etrafında gerçek hayattaki gruplar ve topluluklar oluşmaya başladı. Bunlar arasında yer alan The Kominas, Al-Thawra gibi isimler Taqwacore’un hayali dünyasını gerçeğe taşıdı.
Müslüman punk hareketinin vaftiz babası olarak görülen Knight, Taqwacore’un Müslüman dünyasına da, kapitalizm ve sömürünün temsilcisi Amerikan dünyasına da ait olmadığını ve punk bir tutum içinde olduğunu söylüyordu. Taqwacorelar her iki tarafa da isyan ediyordu. Yeri geldiğinde İslam kültüründeki değerlere, yeri geldiğinde de Amerikan kültürüne karşı çıkıyor; Knight’ın deyimiyle her iki tarafa da orta parmak gösteriyorlardı. Bu tutumlarıyla Amerikan punk tarzından ziyade İngilizvari bir tutum sergilediklerini de söylemek mümkün.
İngiliz punk, Birleşik Krallık’ın sosyo-ekonomik ve politik manzaralarına karşı çıkarken, Taqwacore hem muhafazakar dini yorumlara hem de Batı’nın İslam hakkındaki yanlış anlamalarına itiraz ediyordu. Çok farklı bağlamlardan kaynaklansa da, İngiliz punk kültürü ve Taqwacore ana akıma karşı bir isyan, yaratıcılık ve meydan okuma ahlakını paylaştı. Her iki kültür de toplumsal memnuniyetsizliğe yanıt olarak ortaya çıkmıştı.
Taqwacore, punk kültüründen de güç alarak bir şekilde inanç ve karşı kültürün kesişimini simgeledi, üyelerinin dini kimliklerini korumak için mücadelelerini ve toplumsal ve dini dogmalara karşı direnişlerini içerdi. Punk rock’ı islami temalarla birleştiren Taqwacore, klişeleri, toplumsal beklentileri ve katı dini yorumları sorgulayan bir ortam oluşturdu.
Ben bir İslamcıyım
Ben Deccal’im…
Polisler beni annemin rahminden kovdu. – The Kominas
Taqwacoreların çoğu kendisini militan değil aksine aktivist olarak tanımladı. Punk kültürünün politik ve sosyal hayat için bir eleştiri aracı olmasından güç alan, sert ve komik hicivler içeren şarkı sözleri siyasi, ırksal ve toplumsal mesajlar içeriyordu. Zaten bu durum, zamanında punklara da yapıldığı gibi, tutumlarından ve eleştirilerinden rahatsız olan kesimler tarafından onlara militan damgası vurulmasına sebep oldu.
Günümüzün Dünyasında Taqwacore
Taqwacore sadece bir akım değildi, aynı zamanda statüko ile mücadele eden, inanç, kimlik ve isyana alternatif bir bakış açısı getiren bir hareketti. Bir romandan doğan bu alt kültür, dinamik ve gelişen bir topluluk haline gelip karmaşık bir dünyada otantiklik ve aidiyet arayanlarla güçlü bir bağ kurdu.
Devrimci ruhuyla, 21. yüzyılın başlarında popülerleşen bu alt kültür, kaçınılmaz olarak gelişen dünyada düşüşüne yol açacak zorluklarla karşı karşıya kaldı. Hareketin ticarileştirilmesi, kuşak farklılıkları ve kültürel ifade ortamlarının değişimi popülaritesinin azalmasına sebep oldu. Zamanla birçok ilişkili grup, kendilerini bu etiketten uzaklaştırdı. Bunun en büyük sebepleri arasında ise Taqwacoreların terörist olarak damgalanması, cesur ve kinayeli sözlerinin yanlış yorumlanması geliyordu. Tabii dönemin iletişim araçlarının değişmesi de bu alt kültürün yok olmasında önemli bir faktör olarak karşımıza çıktı. Çağdaş Müslüman gençler, günümüz dünyasında kimliklerini daha iyi anlatabilecekleri sosyal medya, moda, sanat ve çeşitli müzik türleri gibi yeni kültürel ifade biçimleri buldu.
Fakat ne olursa olsun Taqwacore’un mirası hala kültürel olarak etkili olmaya devam ediyor, günümüzün dinamik ve çok yönlü Müslüman punk sahnesi için açılmış bir pankarttan çok tarihi bir kilometre taşı olarak hizmet ediyor.