
Fransız müzisyen ve prodüktör Simon Henner’ın solo projesi olan French 79, elektronik müzik sahnesinde kendine has bir sound oluşturan bir isim olarak karşımıza çıkıyor. 2016 yılında yayımladığı Olympic albümü ile dikkat çeken sanatçı, ardından gelen Joshua (2019) ve Teenagers (2023) albümleriyle müziğinde farklı yönleri keşfetmeye devam etti. Melodik synth kullanımı, atmosferik ses dünyası ve sinematik anlatımıyla öne çıkan French 79, elektronik müzikte nostalji ve modern sesleri bir araya getiriyor.
Gezgin Salon Festivali’nin bu yılki konuklarından biri olan French 79 ile Vox Artistica’ya özel bir söyleşi gerçekleştirdik.
Müzikal yolculuğuna başlama noktasında seni etkileyen bir olay ya da sanatçı var mıydı? Seni en çok etkileyen albüm veya sanatçı kimdi ve bu müziğine nasıl yansıdı?
French 79:
Daft Punk’ın ilk albümü “Homework” benim için büyük bir ilham kaynağıydı. “Around the World” ve “Da Funk” gibi parçalar bana elektronik müziğin benzersiz atmosferler ve büyüleyici ritimler yaratma potansiyelini gösterdi. Bu albüm, elektronik seslerle denemeler yapmamı ve akılda kalıcı melodiler aramamı teşvik ederek müziğimi etkiledi. “Homework”ün etkisi müzik prodüksiyonuna yaklaşımımda açıkça görülüyor.
Son albümün, önceki işlerine kıyasla daha elektronik ve dans odaklı bir sound’a sahip. Bu değişim bilinçli bir tercih miydi, yoksa doğal bir evrim mi oldu?
French 79:
Daha elektronik ve dans odaklı bir sese doğru kayma hem bilinçli bir tercih hem de doğal bir evrimdi. Bu son albümle müzikalitemin bu yönünü gerçekten keşfetmek istedim. Daha önce yaptığım şeylerin sınırlarını zorlamak sanatsal bir karardı.
Her zaman insanları harekete geçiren enerjik ritimlere ve büyüleyici melodilere ilgi duydum.
Müziğin, dinleyicide güçlü ve nostaljik duygular uyandıran bir atmosfere sahip. Aynı zamanda nostalji kadar umut da barındırıyor. Peki, sen müziğinle dinleyiciyle nasıl bir bağ kurmayı amaçlıyorsun? Onlarda nasıl bir duygu yaratmayı amaçlıyorsun?
French 79:
Müziğim aracılığıyla, nostalji ve umut unsurlarını harmanlayarak dinleyicilerimle duygusal bir bağ kurmayı amaçlıyorum. Nostalji, dinleyicilerin geçmiş anıları hatırlamasına olanak tanırken, umut geleceğe dair olumlu bir bakış açısı sunuyor. Dinleyicilerin anlaşıldığını ve motive olduğunu hissettiği rahatlık ve ilham duygularını uyandırmayı umuyorum.
Video kliplerinde güçlü bir sinematografik estetik var. Özellikle Hometown ve Diamond Veins klipleri hikaye anlatımı açısından da oldukça güçlü. Sence müzik ve görsellik birbirini nasıl tamamlıyor?
French 79:
“Hometown” ve “Diamond Veins” gibi videolarda görseller sadece müziğin bir eşlikçisi değil, aynı zamanda ek bir anlam ve duygu katmanı ekleyen anlatının bir uzantısıdır. Sinematik unsurlar, müzikte keşfedilen temaları tamamlayan bir hikaye anlatmaya yardımcı olur.
Benim için müzik ve görseller, sürükleyici bir deneyim yaratmak için birbirini karşılıklı olarak güçlendiren iki vazgeçilmez unsurdur.
French 79’un belirgin bir görsel kimliği var ve bu sembolü albüm kapakların da dahil olmak üzere sıkça görüyoruz. Bunun özel bir anlamı var mı? Seni ve müziğini nasıl temsil ediyor?
French 79:

Havayollarından ilham alan French 79 sembolü seyahat ve keşfetmeye olan sevgimi temsil ediyor. Bu sembol aynı zamanda kişisel ve sanatsal yolculuğumun da bir temsilidir; her çizgi ve eğri hikayemin bir bölümünü anlatır. Yaratmaya çalıştığım müzik gibi, hem zamansız hem de modern olacak şekilde tasarlandı.
Fransa’nın elektronik müzikteki etkisi büyük ve farklı jenerasyonlardan birçok isim bu sahneye yön vermiş durumda. Sence Fransa’nın elektronik müziğe bu kadar güçlü bir katkı yapmasının sebebi ne? Marsilya elektronik müzik sahnesinden gelen biri olarak Fransa’daki elektronik müzik kültürünü ve gelişimini nasıl değerlendiriyorsun?
French 79:
Fransa, özellikle elektronik müzikte, müzikal yenilikler için her zaman verimli bir zemin olmuştur. Daft Punk ve Justice gibi sanatçılar elektronik müziğin nasıl hem sofistike hem de erişilebilir olabileceğini gösterdiler. Marsilya’daki elektronik müzik sahnesinden bir sanatçı olarak müzik kültürümüzün çok dinamik ve sürekli gelişen bir kültür olduğunu düşünüyorum.

Şu sıralar en çok hangi albümleri veya sanatçıları dinliyorsun?
French 79:
Son zamanlarda, çeşitli türlerde pek çok sanatçı ve albümden oldukça ilham aldım. Özellikle büyüleyici melodileri ve yenilikçi prodüksiyonuyla ilham kaynağı olan “Currents” albümü olmak üzere Tame Impala’nın müziğini çok dinledim. Ayrıca, “Actual Life 3” albümü ile beni gerçekten büyüleyen, elektronik müziğe benzersiz bir yaklaşıma sahip “Fred again..”in işlerini de keşfettim.
İstanbul’a üçüncü kez geliyorsun. Kliplerinden de gördüğüm kadarıyla farklı ülkeleri ziyaret eden ve seyahat etmeyi seven birisin. Gittiğin şehirlerle nasıl bir bağ kuruyorsun? İstanbul’a geldiğinde keşfetme fırsatın oldu mu? Ya da özellikle gitmekten keyif aldığın bir yer var mı?
French 79:
Seyahat etmek hayatımın ve yaratıcı sürecimin vazgeçilmez bir parçası. Ziyaret ettiğim her şehir bana farklı şekillerde ilham veriyor. Özellikle İstanbul, benzersiz bir enerjiye sahip, eski geleneklerin ve modernliğin büyüleyici bir karışımı olan bir şehir. Önceki ziyaretlerimde İstanbul’u keşfetme şansım oldu ve her seferinde yeni bir şey keşfediyorum. İstanbul’daki seyirci inanılmaz, her zaman sıcak ve enerjik, buradaki her performansı gerçekten özel kılıyor.

Sahneye çıkmadan önce belirli bir ritüelin ya da kendini motive etme yöntemlerin var mı?
French 79:
Her gösteriden önce, zihinsel ve fiziksel olarak hazırlanmama yardımcı olan birkaç ritüelim var. Kendimi merkeze almak için her zaman bir an ayırıyorum, genellikle beni motive eden müzikler dinliyorum veya kendimi sakinleştirmek ve odaklanmak için nefes egzersizleri yapıyorum. Ayrıca kendimi soyutlayıp ilk parçadan itibaren dans pistini ateşlemeye hazırlanıyorum. Sahneye çıkmadan önceki stres, elimden gelenin en iyisini yapmam için bana motivasyon sağlıyor.
French 79’un müziği sürekli evriliyor. Gelecekte keşfetmek, denemek ya da üzerinde çalışmak istediğin yeni sesler veya projeler var mı?
French 79:
Amacım elektronik müzik dünyasında köklenirken yeni yönler keşfetmek.
Sürekli gelişmeye çalışırım ve daha önce yaptıklarımı tekrarlamaktan kaçınırım. Daha fazla dans pisti parçası, daha hipnotik eserler ve daha fazla duygu içeren parçalar yaratmayı denemek istiyorum. Her albümde, French 79’un DNA’sını koruyarak farklı bir şeyler sunmak benim için çok önemli.