Keskin zekasını provokatif mizah anlayışı ile birleştiren çağdaş dans sahnesinin dahisi Alexander Ekman’ın büyük beğeni toplayan gösterisi “Hammer” Mayıs ayında gerçekleştireceği 3 özel performans ile ülkemize geliyor. İsveçli GöteborgsOperans Danskompani’nin 2022 yılından bu yana kapalı gişe gösterimlerle devam eden en etkileyici şovlarından biri olma ünvanına sahip bu iki perdelik performans, izleyenleri düşünmeye çağıran bir dans yolculuğuna çıkarıyor. Çağdaş dansın güçlü temsilcisi GöteborgsOperans Danskompani, kuruluşundan bu yana, 20’den fazla ülkeden 38 dansçı ile sahnede devrim niteliğinde eserlere imza atarken, Ekman’ın topluluk için yarattığı üçüncü eser olan “Hammer” ile bu itibarını sağlamlaştırıyor.
Bugüne kadar dünya genelinde neredeyse 50 eseri sahnelenen ödüllü koreograf Ekman’ın uluslararası beğeni toplayan önemli eserleri arasında çağdaş dansın kendisine yönelik esprili bir yorumu olan “Cacti” (2010), Norveç Ulusal Balesi için klasik “Kuğu Gölü”nün (2014) alışılmadık yeniden yorumu, İsveç Kraliyet Balesi için “Bir Yaz Gecesi Rüyası” (2015) ve Paris Opera Balesi için “PLAY” (2017) yer alıyor.
Hammer ve Çağrıştırdıkları

2022 yılından beri kapalı gişe sahnelenen Alexander Ekman’ın “Hammer”ı sadece etkileyici bir çağdaş dans eseri olmanın ötesinde, absürt senaryoları ve toplumsal ikiyüzlülük ve kaygılara karşı acımasız bakışıyla karakterize edilen İskandinav kara mizahının da nitelikli bir örneği. Ekman’ın koreografik dili tıpkı Ruben Östlund’un filmleri gibi hem tanıdık hem de grotesk bir şekilde abartılmış bir dünya sunuyor. Aslına bakılırsa her iki sanatçı da modern yaşamın kaygılarını, özellikle de idealize edilmiş benlik algılarımız ile etkileşimlerimizin boş gerçeklikleri arasındaki ironik uçurumu ele alıyor.
“Hammer”ın ilk perdesinde, sahneye bulaşıcı bir enerjiyle çıkan dansçılar, kısıtlama olmaksızın neşeyle hareket ediyor, eğlenceli etkileşimlere giriyor, şarkı söylüyor ve kolektif bir uyum duygusu yayıyor. İlginç bir şekilde, “Hammer”ın ilk baştaki bu komünal coşkusu, sınırsız hareket ve paylaşılan deneyimin neredeyse ilkel sevinci, ikonik “Hair” müzikalinin karşı-kültürel ruhunu andırıyor.
Ancak Ekman, “Hair”da öne çıkan umut dolu topluluğun aksine, bu ilk özgürleşme duygusunu ustaca alt üst ederek, kolektif neşeden bireysel saplantıya geçişin ve gerçek bağlantı kaybının altını çiziyor. İlk perdedeki ütopik, neredeyse saldırganca neşeli topluluk tasvirinin, belki de fazla mükemmel olduğuna dair içten içe verdiği tekinsizlik hissi, ikinci perdedeki dijital benlik gösterisine kapılmış, yalıtılmış bireylerin çarpıcı ve rahatsız edici tasvirine zemin hazırlıyor.

İkinci perdede birliktelik hissinin yerini bireysel bir yalnızlık duygusunun almasıyla, dansçıların kendi kurdukları “yalnız baloncuklarında” yaşadıklarını ve amansız bir dışsal onay arayışına bağımlı hale geldiklerini görüyoruz. İlk perdenin komünal ve akıcı hareketlerinin ikinci perdede yerini daha parçalı ve bilinçli jestlere bırakması Ekman’ın geçişi aktarmadaki ustaca koreografisinin bir örneği niteliğini taşıyor. Bu da Hammer’ın, toplumsal odaktaki değişimi etkili bir şekilde yansıtmasına yardımcı oluyor ve bizi günümüz toplumunda öncelik verdiğimiz değerler üzerine düşünmeye sevk ediyor.
Sürükleyici deneyime katkıda bulunan bir diğer unsur da Ekman’ın kendi sahne ve ışık tasarımı vizyonu. Bu da eserin değişen duygusal manzarasını güçlü bir şekilde vurguluyor. Mikael Karlsson’un etkileyici müziği ise anlatıyı daha da zenginleştiriyor ve izleyiciyi zıtlaşan ruh halleri ve altta yatan gerilimler arasında yönlendiriyor.
Daha önce Zorlu PSM’de de sahne almış Jungle’ın çağdaş dansçılarla çektiği video klipler “Hammer”daki ilk kolektif neşeyi, paylaşılan ritim ve aidiyet duygusunu yansıtırken; Sonar İstanbul 2025’te DJ set performansıyla yer alan The Chemical Brothers’ın “Gotta Keep On” videosunda görünüşte basit ve tekrarlayıcı olan kolektif hareketin giderek hipnotik ve bulaşıcı hale gelen tek bir forma dönüşerek tekrarlayan jestleri de “Hammer”ın ikinci perdesi ile bir paralellik gösteriyor. Görünüşte farklı performanslar olsa da tüm bu eserler, modern yaşamın döngüsel doğası ve tekrarın etkileyici, bazen de rahatsız edici gücü, kolektif hareket ve zamanımızın altında yatan kaygılar ve arzular üzerine etkileyici bir yorum sunuyor.

Çağdaş yaşamın karmaşıklıklarını keşfetmek için birincil dil olarak ritmi ve hareketi kullanan Ekman’nın “Hammer”ı sadece bir dans gösterisi değil, aynı zamanda çağdaş toplumun durumu hakkında özenle inşa edilmiş bir argüman. İskandinav kara mizahının merceğinden, Östlund’un keskin toplumsal yorumunun yankıları ve “Hair”ın toplumsal ruhuna dekonstrükte edilmiş bir selamla Ekman bizi dijital çağda kendimize olan saplantımızın saçmalığıyla yüzleşmeye ve giderek odağımızdan uzaklaştığımız bir dünyada bağlantılarımızın gerçekliğini sorgulamaya zorluyor.
Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde yakın zamanda izleyicilerle buluşmaya hazırlanan “Hammer” modern dünyamızdaki özgünlük, bağlantı ve giderek dijitalleşen hayatlarımızın etkisi hakkında çarpıcı bir performans sunmakla kalmıyor, perde kapandıktan sonra bile izleyicilere düşünecek çok şey bırakıyor.