Kadın = Kap = Beden = Dünya = Ellerinde Toprak I Elif Uras

Elif Uras’ın kadın emeğini tarihsel ve maddi kültür bağlamında yeniden düşünmeye davet eden “Ellerinde Toprak” başlıklı sergisi, 8 Kasım tarihine kadar Galerist’te izleyiciyle buluşuyor. Biz de sergi ziyaretimiz sırasında sergi kapsamı ve ana teması olan kadın emeği üzerine sanatçıyla keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Ellerinde Toprak Sergisi - Elif Uras

Elif Uras’ın Kale Tasarım ve Sanat Merkezi’nin (KTSM) desteğiyle gerçekleşen “Ellerinde Toprak” sergisinde, sanatçının New York’ta torna ve elde şekillendirme teknikleriyle ürettiği seramik işleri, Osmanlı’dan bu yana Türk çiniciliğinin tarihi merkezi olan İznik’te döküm yöntemiyle ürettiği eserleriyle ilk kez bir araya geliyor. 

Elif Uras
Elif Uras:

Görünmez emeği görünür kılmak, kavramsal açıdan uzun süredir pratiğimde altını çizmeye çalıştığım bir fikir. 

Seramik serüvenime İznik’te başladım; uzun zamandır orada, daha geleneksel formlar ve desenlerle çalışan kadın zanaatkârlarla yan yana üretim yapıyorum. Bu işlerde, zanaat geleneklerinde ne kadar emek, detay ve alın teri olduğunu bizzat gözlemledim. Tabii bu, kendi pratiğim için de geçerli. Bu geleneği güncellemeye çalışırken, tarihi olarak görünmez olan kadın bedenini ve emek hikâyelerini formlarıma ve anlattıklarıma taşımaya başladım. Toprak bir yandan seramik çamurunu ve kili çağrıştırırken, diğer yandan kadın emeğinin toprakla olan ilişkisine işaret ediyor Aynı zamanda toprak; dünya ile, tabiatla ve arkeolojik olanla da ilişkili. Belleği, geçmişi, zamanın içinden süzülüp gelen emeği ve bilgiyi de barındırıyor.

Elif Uras:

Kariyerime resim ile başladım. Tuval üzerine resim yapmayı bırakıp sadece seramik yüzeyler üstünde çalışmaya başlamak benim için bir kırılma noktası oldu. İşlerimi heykel ile resim arasında konumlandırmak, kendi formlarımın üzerine desen ve resim yapmak bana yeni ufuklar açtı.

Elif Uras:

Bu coğrafyadan çıkan tarih öncesi kadın formları, aslında hepimizin bilinçaltında yer eden dişil arketipin kaynaklarından. Bu formlar sadece estetik anlamda değil, aynı zamanda ilk seramik heykeller oldukları için benim için çok önemli. “Büyük Ana” isimli işim adını, Jung’un öğrencilerinden Erich Neumann’ın, dişil arketip üzerine yazdığı aynı isimli kitabından alıyor. Neumann orada çarpıcı bir denklem kuruyor: kadın = kap = beden = dünya. Bu sergide de tam olarak bu kavramların etrafında dolaşıyorum aslında.

Ellerinde Toprak - Elif Uras, Galerist
Ellerinde Toprak – Elif Uras, Galerist

Kadın, kap ve beden… Sergi, bunların içini ve dışını dokuyan, ören, dolduran, taşıyan emekle ilgili. 

Üretim sürecine gelince; uzun, zahmetli, bazen hüsran bazen coşku dolu, göçebe bir düzende üretiyorum. Seramiğe üç farklı teknik açıdan yaklaşıyorum: döküm, torna, elle yapım. O nedenle, değişik atölyelerde, değişik aşamalarda devam eden işlerin hepsini bazen aylarca kafamda ve kollarımda taşıyorum.

Elif Uras:

Seramikle çalışmaya İznik’te başladığım için uzun zamandır İznik tarihinden ve eserlerinden ilham alan işler üretiyorum. Zamanla sanat tarihinden bana yakın gelen motifleri kişiselleştirip özgün bir motif dağarcığı edindim. Bu geleneği, gelenekte yer almayan kadın formlarıyla harmanlayarak kendi ikonografimi yaratmaya çalıştım.Farklı coğrafyalarda farklı seramik gelenekleri ve bunlara bağlı teknik yaklaşımlar var; ancak İznik’in yeri bambaşka. Bu çinilerin ölümsüzlüğü, kültürel bağlantıları, mavinin tonları, geometrik desenlerdeki optik illüzyon ve fırça kullanımındaki ustalık… Hâlâ beni etkileyen, çarpan detaylar bunlar. Her bir nesnede, zamanın ötesine geçen bir estetik ve teknik incelik var.

Ellerinde Toprak - Elif Uras, Galerist
Ellerinde Toprak – Elif Uras, Galerist
Elif Uras:

Altın, değer unsuru olarak Anadolu topraklarıyla ve bu coğrafyanın kadını ile yakından ilişkili. Güç sembolü, sonra da dini sembol olarak daha çok erkek egemenliğini simgeleyen bir yanı da var. Tarihsel olarak da kapitalizmin mihenk taşlarından biri. Yeni işlerimde bu alışagelmiş çağrışımları tersine çevirerek, altını kadın emeğinin bir karşılığı olarak çerçevelemeye çalıştım.

Altını sadece süsleyici bir unsur olarak değil, serginin anlatısının bir parçası yapmak istedim. 

Altın bedenli kadınlar, bu işlerde ortak deneyimleriyle aynı takımı, aynı “ekibi” oluşturan, birlikten destek alan ögeler olarak yer alıyor. Sırsız ve mat yüzeylerde izole edilmiş, rölyefli bir kalınlığı olan altının parlaklığı ve ritmi, bakışı hem ele geçiriyor hem de geri yansıtıyor. Bu da seyirciyle kurduğu ilişkiyi kuvvetlendiriyor.

Ellerinde Toprak - Elif Uras, Galerist
Ellerinde Toprak – Elif Uras, Galerist

“Hayalet Para / Hayalet Emek” ismini verdiğim iş ise, karşılıksız kadın emeğine adadığım bir sembolik para projesi. Üzerinde uzun bir süredir çalışıyorum; ilerleyen dönemde de devam edecek. Arkasındaki temel soru şu: 

Ekonomilerimiz refah üzerine değil de süreklilik üzerine kurulsa, ataerkil iktidar yerine anaerkil karşılıklılık üzerine temellense nasıl olurdu?

Ellerinde Toprak - Elif Uras, Galerist
Ellerinde Toprak – Elif Uras, Galerist

“Hayalet Para / Hayalet Emek”, bir yandan kadınlar arasında birikimin ve dayanışmanın yaygın simgesi olan cumhuriyet altınından; diğer yandan da Doğu Asya’daki hayalet parası ritüellerinden esinlendi. Ama burada sunu, hükümdarlara ya da ataerkil figürlere değil; tanınmayan, zanaat ve ev emeği güden, ev işleri, çocuk ve aile bakımı vazifeleriyle bedensel işçilik yapan, doğayla iç içe çalışan kadınlara ve tarih öncesinden mitleşen kadın sembollerine bir adak gibi.

Ellerinde Toprak - Elif Uras
Hayalet Para / Hayalet Emek, Ellerinde Toprak Sergisi – Elif Uras, Galerisi
Elif Uras:

İşlerimde form ve içerik el ele gidiyor. Form, tarih, bellek ve el hafızasıyla şekilleniyor; içerik ise düşünce ile. Bu ikisi zaten içgüdüsel olarak ve senelerin verdiği eğitim ile birikime dayalı biçimde örtüşüyor. Tabii çamurun kendi karakteri ve doğası var; bazen sana boyun eğiyor, bazen de karşı geliyor ama böyle durumlar yaratıcı sürecin daha da zenginleşmesine olanak sağlıyor.

İlginizi Çekebilir!
Ayçiçekleri ve Domates Çorbası: Bir Sivil İtaatsizlik Hikayesi