Julia Kristeva’da İsyan: Kendini ve Dünyayı Yeniden Yorumlamak

Julia Kristeva'nın isyan kavramı, dönüşüm ve yaratıcılıkla ilgilidir, sürekli sorgulama ve yenilenme sürecine dayanır, bireysel, dilbilimsel ve toplumsal düzeylerde kendini gösterir. Hem bireysel hem de kolektif bağlamlarda daha büyük bir özgünlük ve yenilik elde etmenin bir yoludur.
©Kemal Aslan'ın Objektifinden

Farklı disiplinlerde çalışmalar yapmış olan Julia Kristeva, psikanalitik teori ve kültürel eleştiri alanında önde gelen bir figür olarak, isyan kavramını kültür içinde kritik ve dönüştürücü bir pratik olarak ele almıştır. Onun isyan kavramı, nüanslı ve çok yönlüdür, disiplinlerarasıdır; felsefi, psikanalitik ve dilbilimsel boyutları birleştirir.

Kristeva’ya göre isyan kültürü, var olan normları ve ideolojileri sorgulamayla başlar. Bu, mevcut toplumsal, siyasi ve kültürel yapıların eleştirel bir şekilde incelenmesini içerir. Tek seferlik bir isyanın aksine Kristeva’nın isyanı; dinamik bir süreçtir. Kristeva, isyanın önemli bir rol oynadığı çeşitli tarihsel ve kültürel bağlamları incelemiş ve bunu tek seferlik bir olaydan ziyade sürekli bir dinamik olarak kabul etmiştir. İsyan, sürekli sorgulama, keşif ve yeniden icat etme ile ilgilidir; yaratıcılık, benlik ve toplumun evrimi için temel bir öneme sahiptir. 

Julia Kristeva - Sophie Bassouls -Sygma - Getty Images
Julia Kristeva – ©Sophie Bassouls’un Objektifinden

Disiplinlerarası Etkileşime Dayanan Bir Süreç Olarak İsyan 

“İsyanın Anlamı ve Anlamsızlığı” makalesinde Julia Kristeva, isyan kavramını insan varoluşu ve gelişimi için bir temel olarak ele alır. İsyanın sadece siyasi bir eylem olmadığını, aynı zamanda varoluşsal bir gereklilik olduğunu söyler. 

Julia Kristeva, isyan ruhunun felsefi ve psikanalitik boyutları olduğunu dile getirir ve insan psikolojisinin derin işleyişine sıkıca bağlı olduğunu öne sürer. Sorgulama ve isyan etme eylemini, bireylerin toplum, kültür ve hatta kendileri tarafından dayatılan sınırlarla yüzleşip aşmaları süreci olarak tasvir eder. İç dünyayla yaratıcı araçlar aracılığıyla etkileşime girme ise kişisel bir isyan ve yenilenme biçiminin tezahürüdür. Kristeva, psikanalitik teoriyi de referans alarak, isyan isteğini besleyen bilinçaltı dürtülerini ve gerilimleri anlamaya da çalışır. Bu anlama çabası, bireyleri değişim aramaya yönlendiren iç çatışmaları keşfetmeye odaklanır. Bu odak, isyanın zihinsel sağlık için önemli olduğuna inanmasıyla da ilişkilidir. Onun “Intimate Revolt “içsel isyan” kavramı, içsel sorgulama ve yansıtmanın kişisel bir yolculuğu olarak bilinir. Toplumsal çalkantıya odaklanan geleneksel isyan kavramlarının aksine, içsel isyan sürekli öz-keşif peşinde olmak ve katı kimlik yapılarına uymamakla ilgilidir; toplumsal -dışsal- isyana da zemin hazırlar. Kristeva, kişinin bastırılmış duygular ve isteklerle yüzleşmesi gerektiğini düşünür. Ancak bu durumda daha sağlıklı ve bütünleşmiş bir benlik oluşabilir. Sağlıklı bir isyan, istikrarlı bir içsel diyalogu sürdürme yeteneğini içerir, kişi sürekli olarak özünü sorgulayabilir ve yeniden tanımlayabilir, fakat bu süreçte hiçlik veya umutsuzluğa düşmemesi gerekmektedir.

Psikanalitik çerçevede isyan, derin, kişisel bir dönüşüm biçimi olarak görülebilir.

Dil öncesi ve dilin aşkın duygusal yönleriyle ilgili semiyotik çalışmalar yapan, bilinçaltında dilin rolünü, kimliği ve özneyi nasıl şekillendirdiğini inceleyen Kristeva için dil, isyan kavramında önemli bir rol oynar. Kristeva, dilin kendisinin isyanın bir alanı olabileceğini savunur çünkü dil oyunları, yeni üsluplar veya gelenekselin dışına çıkan dilbilgisi aracılığıyla dil ile oynayan edebi eserler, iletişim normlarını sorgulayıp kişisel veya politik muhalefeti ifade eder. Bu sayede yapı ve anlam sürekli olarak bozulabilir ve yeniden hayal edilebilir, yeni anlamlar ve yorumlar mümkün olabilir.

Dil boyutundan da anlaşılacağı gibi Julia Kristeva, yaratıcılığı hem kişisel hem de toplumsal evrim için gerekli olan bir isyan ürünü ve katalizörü olarak görür. Onun isyanında sanatsal ifade de oldukça önemlidir. Çünkü Kristeva’ya göre sanatsal ifade bir isyan biçimidir. Sanat, edebiyat ve diğer yaratıcı ifadeler aracılığıyla bireyler kısıtlamalardan kurtulabilir ve yeni olasılık alanlarını keşfedebilir, geleneksel algıları ve inançları sorgulanabilir kılabilir. Kristeva, isyanı kalıcı bir sorgulama ve dönüşüm, sanatı karakterize eden bir değişim durumu olarak görür. Sanatsal bağlamda isyanın yaratıcılığın arkasındaki temel itici güç olduğuna inanır ve yaratmanın esasen bir isyan eylemi olduğunu öne sürer. Onun için isyan, sadece reddetme ve yıkımla ilgili değildir, gerekli hale gelmiş bir yenilenme sürecini ifade eder. 

©Kemal Aslan'ın Objektifinden
©Kemal Aslan’ın Objektifinden

İsyan, sadece bir reddetme olarak değil, gerçeği, adaleti ve daha iyi bir toplumu aramak için bir etik sorumluluk olarak görülmelidir.

Kristeva’ya göre isyanın, dayatılan normları pasif olarak kabul etmek yerine bireyleri özgürlükleri için sorumluluk almaya teşvik eden etik bir boyutu da vardır.

İsyanın Geleceği eseri de referans alınarak; Kristeva’nın isyan kavramının, salt politik bir anlayışı kapsamadığı söylenebilir. Daha ziyade özünde bireyle ilgilidir ve derin ve kişisel bir dönüşüm olarak görülür. Bu durum onun lügatındaki isyanın, ruhsal yaşamla sıkı sıkıya bağlı olduğunu gösterir çünkü isyanda deneyimi anlamlandırma ve geçmiş yaşamlara duyulan özlem, bir geri dönüş hayali baskındır. Bu bağlamda bu süreç içsel ve dışsal olarak iki kademeden oluşur. İçsel süreç, bireyin kendisiyle diyalog içinde olması, içselleştirilmiş inançları ve normları sorgulaması ve yeniden düşünmesini içerir. Dışsal olarak ise, kültürel ve toplumsal değişimlerde kendini gösterebilir, bireyler toplu olarak toplumsal sınırlara karşı çıkabilir. İsyan, hem kültürel hem de psikolojik bir fenomendir.

İsyan sadece otoriteye karşı bir mücadele değil, mevcut durumun sürekli sorgulanmasıdır.

Abject ve İsyan İlişkisi

Julia Kristeva’nın abject (iğrenç/zelil) ve isyan kavramları, psikanalitik ve felsefi teorileri için ayrılmaz bir biçimde önemlidir ve ikisi arasında kompleks bir ilişki vardır.

Abject; kimliği, sistemleri ve düzeni bozan bir şeyle karşılaşıldığında hissedilen iğrenme ve dehşet duygusunu ifade eder. Daha ziyade geleneksel toplumsal normlardan ve kişisel kimlikten dışlanan veya reddedilen şeylerle ilişkilidir. Abject, kendimizi anlama şeklimizi sorgulayan şeylerle karşılaşmaktan doğan, içsel ve derin bir dehşet ve tiksinme duygusuna atıfta bulunur. Bu, anlamın ve düzenin çöküşüyle de ilgilidir, bizi saf veya tabu olarak kabul edilen şeylerle yüzleşmeye zorlar. Bu süreç, sınır aşımını içerir, burada benlik ve öteki, özne ve nesne arasındaki ayrımlar belirsizleşir.

Yaşamın anlamı yitirildiğinde, hayatını kaybetmek güç değildir. Anlam koptuğunda yaşam tehlikededir.

JULIA KRISTEVA, Kara Güneş
Through The Hum of Black Velvet Sleep - ©Ivana Bašić
Through The Hum of Black Velvet Sleep (The Abject) – ©Ivana Bašić

Abject ile karşılaşma, bireyleri rahatlık alanlarından sarsabilen bir krize yol açar. Bu da onları, varoluşun rahatsız edici yönleriyle yüzleşerek, kökleşmiş ideolojileri ve sınırları sorgulamaya ve olası olarak onları reddetmeye zorlar. Abject ile yüzleşme, isyanda bir katalizör olup değişim ve yenilenme isteğini uyandırır.

Julia Kristeva, abject ile yüzleşmenin özellikle sanat ve edebiyatta yaratıcılık kaynağı olabileceğini vurgular. Yaratıcılar, abject ile etkileşime geçerek insan deneyiminin sınırlarını keşfeder, genellikle daha derin düşünce ve içgörüleri tetikler. 

Kısacası Kristeva’nın, iğrenmeyi isyan için gerekli bir zemin olarak gördüğü söylenebilir. Abject ile karşılaşmak, normları sorgulamak ve isyan etmek için yol açar. Anlam, kimlik ve dönüşüm arayışında abject ve isyan birbirine bağımlıdır.

Sonuç Yerine:

İsyan, çoğu zaman modern bireyleri rahatsız eden anlam, kimlik ve bağlam eksikliğinden kaynaklanır. Julia Kristeva’nın ifade ettiği gibi, isyan sadece dış kısıtlamalara bir tepki değil, aynı zamanda insan varoluşunun temel bir özelliğidir. Bireyi kendi yaşamını ve kurulu düzeni sorgulamaya iten içsel diyalogdan beslenir. Bu sorgulama, büyümenin katalizörüdür, istikrarsızlığın illüzyonlarıyla yüzleşmeye ve değişimin girdabına dalmaya davet eder. 

Tarihsel olarak, devrimler toplumları yeniden şekillendirmiş, ilerlemeyi sürüklemiş ve bilincin uyanmasını sağlamıştır. Fakat unutulmamalıdır ki; kişisel isyanlar, içteki sessiz savaşlar, gerçek dönüşümün başladığı yerdir. Gerçek dönüşüm, şüphe, korku ve önyargılarla mücadele eden bireyin çabalarıyla başlar ve daha büyük toplumsal değişimler için temeli oluşturur.

Kapak Fotoğrafı: Kemal Aslan

Kaynaklar:

İsyanın Anlamı ve Anlamsızlığı, Julia Kristeva, 1996

Intimate Revolt, Julia Kristave 1997

The Art of Revolt: Rebellion in the Works of Bertran de Born and Julia Kristeva, Luke Sunderland, 2010

On Kristeva’s Revolution and Revolt: Dissolved Politics and Agential Imagination, Lenka Vojtíšková, 2022

Julia Kristeva, İsyanın Geleceği, 2024

İlginizi Çekebilir!
Kral Oedipus’un Gölgesinde: Freud ve İnsan Ruhunun En Derin Sırları