Puslu Kıtalar Atlası Kitabında Descartes’ın Varlık Sorunu

Dünyaya düşleriyle tanıklık eden, düşlerinde dünyayı gezen ve bu şekilde bir Dünya Atlası oluşturmayı amaçlayan Uzun İhsan Efendi, gördüğü düşleriyle oğlu Bünyamin’i maceradan maceraya sürüklemektedir. Uzun İhsan Efendi’nin gördüğü düşlerle yola çıkan Bünyamin için de tıpkı okuyucuda olduğu gibi, gerçek ve düş iç içe girmiştir; aslında her ikisi de birdir. Bu duruma Descartes açısından bakarsak; Descartes’a göre düşünmek, var olmayı mümkün kılar. Peki beni düşünen birini düşünmek de onu var kılar mı?
Matrakçı Nasuh - Galata Minyatürü I Puslu Kıtalar Atlası

Yaşanılanlar, görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya’nın şahidi olmaktı.

İhsan Oktay Anar, Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlası - İhsan Oktay Anar, İletişim Yayınları
Puslu Kıtalar Atlası – İhsan Oktay Anar, İletişim Yayınları

İhsan Oktay Anar’ın 1995’te yayımlanan Puslu Kıtalar Atlası eseri, Fransızca ve Almanca başta olmak üzere birçok dile de çevrilerek dünya çapında bir başarı yakalamıştır. Kitabın ilk iki üç sayfasındaki kelime haznemizi zorlayan Osmanlıca kelimeleri ve uzun betimlemeleri Anar belli ki okuyucusunu seçmek ve elemek için bilinçli olarak kullanmıştır. Hızlı tüketime alışkın sabırsız okuyucuyu, entelektüel olarak kendini yetiştirmiş okuyucudan ayırmak için henüz kitabın başında yapılan bu oyunbozan dil hamlesi, kitabın sonuna dek ara ara tekrarlanır. Uzun İhsan Efendi’nin bir Dünya Atlası oluşturmak için rüyasında gezdiği dünyada oğlu Bünyamin, bu atlası kendine kılavuz bellemiştir. Böylece Uzun İhsan Efendi’nin rüyası, Bünyamin’in gerçeği haline gelmiş, rüya ve gerçek iç içe bir geçmiştir. Uzun İhsan Efendi, dünya üzerine korkularından dolayı dünyayı yalnızca düşlerinde keşfetmektedir. Dolayısıyla Uzun İhsan Efendi için dünyayı var eden, onu düşlemesidir. Puslu Kıtalar Atlası kitabında René Descartes’i temsil eden Rendekar, Descartes’in ‘Metot Üzerine Konuşma’ eserini de ‘Zagon Üzerine Öttürmeler’ olarak ele almıştır.

Her bilgiden şüphe eden Rendekar, şüphe ettiğinden şüphe edemiyor ve bundan da kendisinin var olduğu sonucunu çıkarıyordu.

İhsan Oktay Anar, Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlası - İlhan Ertem Resimli Roman Uyarlamasından, İletişim Yayınları
Puslu Kıtalar Atlası – İlhan Ertem Resimli Roman Uyarlamasından, İletişim Yayınları

Rendekar, Descartes ve Var Olmak

Kitabın başından sonuna kadar rüya ile gerçeğin ayrımı, neyin düş, neyin gerçek olduğu Rendekar tarafından sorgulanır. Okuyucu da kitabın kurgusu içinde gerçek ve rüyayı ayırt etmekte güçlük çeker ki bu tam da Rendekar’ın dikkat çektiği noktadır. Belirsizlik ve efsaneyle örülü bu anlatıda Rendekar, kaybolanları yönlendiren bir aydınlanma ve umut ışığıdır. Bilgiyi bulmak için olan arayışın, insanlığın özünü tanımlayan sonsuz savaşlar olduğunu da hatırlatır. Tıpkı Aydınlanma Dönemi’nin önemli filozofu René Descartes gibi. Rendekar’ın hikayedeki varlığı, Anar’ın metninin felsefi temellerini yansıtır da diyebiliriz. Gerçeklik ile düş arasındaki karmaşık etkileşimi gösterir, okuyucuları varlık ve gerçeklik algıları üzerinde sorgulamaya davet eder. 

Modern felsefenin en önemli filozoflarından olan Fransız filozof René Descartes “cogito ergo sum” yani, “düşünüyorum, öyleyse varım” önermesi doğrultusunda “ben kimim” sorusunu da “düşünen bir şeyim” olarak tanımlayacaktır. Descartes’a göre duyular yanıltabilir, Tanrı yanıltıyor olabilir çünkü insanı yanılmaya müsait bir şekilde yaratmıştır. O halde insan, algıladıklarından daima şüphe etmelidir. Buna bağlı olarak da görülen, duyulan, hissedilen her şey duyular aracılığıyla bilindiğinden insan kendi dışında hiçbir şeyin varlığını kanıtlayamaz ve emin olamaz. Ancak düşünüyor olma fiilinin ortaya çıktığı an varlığın kanıtlandığı andır. Dolayısıyla her şeyden şüphe edilmelidir, şüphe etmek dışında… Çünkü bir şeyden şüphe edildiği anda o şey fikren var olmaktadır. Şüphe etmek, düşünmenin bir faaliyetidir. Diğer bir yandan, şüphe etmek düşünmeyi kanıtlarken, düşünmek de şüphe etmeyi tabii kılmaktadır.

İhsan Oktay Anar
İhsan Oktay Anar

Puslu Kıtalar Atlası kitabında aslında kitabın yazarı İhsan Oktay Anar’ı temsil ettiği düşünülen Uzun İhsan Efendi kör ve sağır olmasına rağmen oğlunu, dünyayı gördüğünü ve işittiğini, çünkü bunları düşlediğini, yani düşündüğünü belirtir. Düşünmek var etmektedir.

Rendekâr doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, o halde varım. Oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç da çıkar. Var olmadığım bir düş olduğum sonucu da çıkar. Düşünen bir adamı düşünüyorum düşündüğümü bildiğim için ben varım düşündüğünü bildiğim için düşlediğim bu adamın da var olduğunu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın da beni düşlediğini düşlüyorum. Öyleyse gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek ben ise bir düş oluyorum.

İhsan Oktay Anar, Puslu Kıtalar Atlası

Rüya İçinde Rüya

Puslu Kıtalar Atlası - İlhan Ertem Resimli Roman Uyarlamasından, İletişim Yayınları
Puslu Kıtalar Atlası – İlban Ertem Resimli Roman Uyarlamasından, İletişim Yayınları

Kitapta Uzun İhsan Efendi, belki de aslında olmayan oğlunu rüyasında var ederek maceradan maceraya sürükler ve bu yolculukta ona rehber olacak Dünya Atlasını oluşturur. Ancak kitap, Uzun İhsan Efendi’nin düşü ile başlayıp, günümüze dek uyuyakalan bir çobanın rüyasıyla biter. Dolayısıyla aslında Puslu Kıtalar Atlası’nda anlatılan Bünyamin’in hikayesi, bir çobanın rüyasında, Uzun İhsan Bünyamin’i düşlediği bir rüyadır. Kitabın devamında ise belki o çoban bile bir düş olabilecektir. Fransız filozof Descartes’in, kitaptaki ismiyle Rendekar’ın, “düşünüyorum, öyleyse varım” önermesi, “düşlüyorum, o halde varım” çıkarımına dönüşmektedir. Ancak bu noktada da özne sorunsalı ortaya çıkar. Benim varlığımı var eden düşüncemdir, benim var olduğum düşüncesidir. Aynı şekilde düşüncemi var eden de var olmamdır. Bu noktada modern felsefenin Descartes ile başlayan varlık üzerine düalitesi ortaya çıkmaktadır ki bu ileri yıllardan Alman filozof Immanuel Kant ve G.W. Leibniz tarafından da incelenmiştir.

Kapak Fotoğrafı: Galata Minyatürü – Matrakçı Nasuh

İlginizi Çekebilir!
Muhteşem Gatsby: Kükreyen Yirmiler, Yitik Kuşak ve Amerikan Rüyası’ndan Uyanış