Varoluşumuzun en temel ve çetrefilli sorularından biri olan kim olduğumuza dair algımız, bizi deneyimlerimiz, seçimlerimiz, savunduğumuz değerler ve dünyaya bakışımız ile sürekli şekillenen ve rotasını değiştiren bir yolculuğa çıkarır. Ve biz yolculuk boyunca karşımıza çıkan her yol ayrımında bu sorunun cevabını ararız.
Modern dünyada “Kim olmak istiyoruz?” sorusu üzerimize yapışan toplumsal beklentilere karşı bir direnişi de beraberinde getirir. Öyle ki bu direniş, kendimizi ne olduğumuz ile tanımlamak ve sınırlandırmak yerine ne olabileceğimizi hayal etme imkanı tanır.
Baro d’evel, toplumsal rollerden sıyrılıp kendi özgün sesimizi bulma arayışımızda “Qui Som?” yani Katalanca’da “Biz Kimiz?” ile aynı temel soruyu yineliyor. Biz kimiz ve kim olmak istiyoruz?
Aslında, Fransız-Katalan topluluğu bu soruyu tek ve kesin bir ifadeyle yanıtlamaya çalışmıyor. Bunun yerine, geleceğe dair kendi yarattıkları kaotik ve dönüştürücü bir evrende karmaşık ve oldukça etkileyici bir gösteri sunuyor. Bu geleneksel bir sirk performansından ziyade, akrobasi, dans, müzik ve sahnede sil baştan bir dünya inşa etmek için olağanüstü malzemeler kullanan sürükleyici ve çarpıcı topyekûn bir sanat deneyimi.
Avignon Festivali’nde ilk kez sahnelendiğinde, “karşı konulamaz hayati enerjisiyle” izleyicileri büyüleyen ve eleştirmenler tarafından “Antroposen” ve insanlığın durumu gibi karmaşık ve ağır konuları alaycılığa kapılmadan ele alabilme yeteneği ile övülen bu gösteri, politik ve ekolojik mesajını ağır diyaloglar yerine zengin, şiirsel bir eylem ve imge diliyle iletiyor.
Qui sóc? (Ben Kimim?) ve On som? (Neredeyiz?) ile birlikte bir üçlemenin ilk bölümünü oluşturan Qui Som? (Biz Kimiz?) hem insan kimliğine dair bir sorgulama hem de iklim değişikliği ve toplumsal çöküş gibi çağımızın varoluşsal krizlerine karşı cesur ve çarpıcı bir yanıt niteliği taşıyor. Eser, gelecek hakkında temel sorular ortaya atarken kasvetli bir manzara sunmak yerine, umutsuzluğa karşı yaratıcı bir enerji ve kolektif bir neşe ortaya koyuyor. Baro d’evel’in kendine özgü üslubu, fiziksel beceriyi, materyal yaratıcılığını ve başkaldırıyı zarafetle bir araya getiriyor. Her ikisi de “bütünsel” bir sanat formuna tutkuyla bağlı olan sirk ve performans sanatçıları Camille Decourtye ve Blaï Mateu Trias liderliğindeki topluluk, sahnenin sürekli yapım ve yıkım alanı olduğu bir dünya yaratıyor, yıkıyor, inşa ediyor ve yeniden şekillendiriyor. Kil kaplar şapkalara, şapkalar maskelere dönüşüyor ve maskeler kendi hayatlarını yaşıyor gibi görünüyor. Bu sürekli başkalaşım, sahneyi dinamik ve çamurla kaplanan bir tuvale dönüştürürken aslında dünyanın sabit bir yer değil, ellerimiz ve hayal gücümüz tarafından sürekli şekillendirilen bir manzara olduğunu vurguluyor.
Doğrusal bir hikâyeden ziyade kısa öykülerden oluşan Biz Kimiz? tuhaf ve şiirsel bir baleyi anımsatan kurgusuyla, felaketlerle karşı karşıya kaldığımızda dahi birlikte yeniden neler inşa edebileceğimizin bir kanıtı niteliğinde. Asla pes etmemeyi, yüz yüze bakıp çözüm aramaktan korkmamayı telkin eden gösteri, insanların da tıpkı kil gibi kendi daha iyi ve faydalı versiyonlarına dönüşebileceğini anlatıyor.
Gösteriyi sahneledikleri her mekâna yeni bir ev gibi yaklaşan topluluk, İKSV tarafından Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Entek, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda 20 Ekim – 22 Kasım 2025 tarihleri arasında düzenlenecek olan 29. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında İstanbul’a özel sürprizler ile tiyatroseverler ile buluşmaya hazırlanıyor.
Dansçıları, müzisyenleri, oyuncuları, akrobatları, seramikçileri ve clown’ları sahnede bir araya getiren Biz Kimiz? 22-23 Ekim’de Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’ne konuk oluyor. “Biz kimiz?” sorusunun cevabını gürültülü ve kolektif bir şekilde ararken neşe ile yaratıcılığın en kötü koşullara bile direnebileceği inancını sahneye taşıyan, dayanışmaya yönelik bu şiirsel çağrıya siz de kulak verin.
